İzmir şehri ilk olarak M.Ö. 3000 yıllarında yani beş bin yıl kadar önce Bayraklı yakınında "Tepekule" de kuruldu. Kurucuları kesin olarak bilinmemektedir.
Şehre "Smyra (Smirna)" adı verildi. Smyra, Efes şehrinin bir mahallesinin ve bir Efes kral karısının adıdır. Şehir adı daha sonraları Smira, Zmirra, Esmira, İsmira gibi biçimlere girdi.
İzmir, öteki Ege kıyı kentleri gibi kısa zamanda ticaret bakımından önem kazandı. Hızla gelişti. Halkı çoğaldı.
Yüzyılarca Anadolu'nun savaşçı soylarının gözü İzmir'de kaldı. Karadan korunabilmesi güç olduğundan birçok kere işgal edildi.
İyonyalılar, Frikyalılar, İran Pers İmparatorluğu ve Lidyalılar İzmir 'de yaşamış topluluklardan birkaçıdır.
İzmir'in Tarihsel Yerleri ve Eserleri
Artemis (Diana) Hamamları : Halkapınar su tesisleri içindedir.
Kadifekale : Şehrin merkezine yakın olan tepe üzerindedir. Bu tepeye eski çağlarda "Pagos" tepesi denirdi. Büyük İskender'in bir generali tarafından yaptırıldı. Daha sonraki devirlerde zaman zaman onarım gördü.
Agora : Kadifekale'nin batı eteğindedir. Romalılar tarafından 1700 yıl kadar önce yapılmıştır. Ticaret ve pazar yeri olarak kurulmuştur. O zamanki insanların tanrılarından bazılarının heykelleri vardır.
Eski İzmir : Bayraklı'dadır. İzmir şehri olarak M.Ö. 3000 yıllarında Bayraklı'nın üzerindeki tepelerde kurulmuştur. Yapılan kazılarda kale, tapınak ve çeşme kalıntıları bulunmuştur. Buraya "Akropol" de denir.
Tantolos Mezarı : Bayraklı'nın eteğindedir. İsa doğmadan önce krallık yapan Tantolos'a aittir.
Saat Kulesi : Konak meydanını süsleyen güzel bir Osmanlı eseridir. İzmir şehrinin sembolü haline gelmiştir. 1901 yılında Sait Paşa tarafından yaptırılmıştır.
Kervansaraylar : Kızlarağası ve Çakaloğlu hanları. Kemeraltı'nda ve eski Türk mahallerinde bir çok eski han, kervansaray ve hamam bulunmaktadır. Kızlar Ağası ve Çakaloğlu hanları bunlar içinde ayakta kalabilmiş simge hanlardır.
Su Kemerleri : Şirinyer'de Melez çayı üzerindedir. Bizanslılar tarafından İzmir'e su getirmek için yapılmıştır.
İlk Kurşun Anıtı : 15 Mayıs 1919'da İzmir'in işgali sırasında şehit düşen gazeteci Hasan Tahsin ve diğer şehitlerimiz adına dikilmiştir. Konak meydanındadır. Açılışı 15 Mayıs 1974 de yapılmıştır.
Atatürk Anıtı : Atatürk'ün, Kurtuluş Savaşı'nda Türk ordularına verdiği "Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz'dir. İleri !" emrini canlandırır. 1933 yılında belediye tarafından yaptırılmıştır. Cumhuriyet Meydanı'ndadır.
9 Eylül Şehitler Anıtı : Darağaç semtindedir. İzmir'in Yunanlılardan geri alınışı sırasında şehit düşen erler için yapılmıştır.
Polis Şehitleri Anıtı : Ballıkuyu semtinde Mehmetçik İlkokulu yanındadır. Görev uğrunda şehit düşen polisler için yapılmıştır.
Hava Şehitleri Anıtı : Şehit düşen havacılarımız için Kadifekale eteklerinde yapılmıştır.
Kadifekale, M.Ö. 307 yılında Büyük İskender'in generali Zinakoş tarafından yaptırılmıştır. O zamanlar Kadifekale'nin bulunduğu tepeye "Pagos" denirdi.
Kale, savaşlarda şehri korumak için yapılmıştır. Kale içi, o zamanki şehir halkını içine alacak genişliktedir. Halkın savaş sırasında su ihtiyacını karşılamak için sarnıçlar, yiyecek ihtiyacını karşılamak için yer altına yiyecek ambarları yapılmıştır.
Kalenin bugün görünen kısmından ayrı olarak kuzey kısmında o zamanki şehri çevreleyen dış kale adı verilen surları da vardı.
İzmir'in kavakları
Güzel İzmir Altın başaklıdır tarlası,
bağı,
Vasiyet İzmir, tatlı ve sevgili
şehrim, Dario MORENO
|
İzmir Marşı İzmir'in dağlarında
çiçekler açar
******** ...
İzmir İzmir dediğin |
Fotoğraflar (Nostalji)
Agora : İzmir'in merkezinde, Namazgah semtinde 1932-1941 yılları arasında yapılan kazıyla ortaya çıkarılan ören (harabe) yeri... 120*80 metrelik bir alanı kaplayan bu agora Roma dönemi İzmir'ini aydınlatmak açısından paha biçilmez bir öneme sahiptir. Bu agora herhangi bir ticari pazar yeri değildi, o dönem İzmir'inde devletin ekonomik işleyişini düzenleyen kurumlar ve Zeus tapınağı bir aradaydı. Agora 09.00-12.00 ve 13.00-18.00 saatleri arasında ziyarete açıktır. Buradan çıkarılan heykeller ise İzmir Arkeoloji Müzesi'nde sergileniyor.
Alsancak : Modern İzmir'in kendine özgü karakteriyle seçkin bir semti... Sahildeki Kordonboyu'ndan içeriye doğru uzanan; son yıllarda sokaklarının çoğu trafiğe kapatılıp gezi yolu haline getirilen bu semt aynı zamanda bir alışveriş merkezidir. Modern yapılar ve birbirinden şık mağazalarının bittiği noktadaki meydanın bir tarafında Alsancak Garı bulunur. 1858'de hizmete açılmış bu gar binası kolonyal mimarisi, "içe dönük atmosferiyle" dikkati çeker. Buca'ya, Aydın'a ve Denizli'ye giden trenler bu gardan hareket eder.
Asansör : Öyle bilinen apartman asansörlerinden değil gerçekten bir kent asansörüdür. Aşağıdaki Mithatpaşa Caddesi ile yukarıdaki Halil Rıfat Paşa Caddesi'ni birbirine bağlayan bu bina İzmir'in simgelerindendir. 1907'de yaptırılan Asansör, 1993'te İzmir Anakent Belediyesi'nce restore edildi. Binanın enfes bir manzarası olan üst terasında bir açık hava kahvesi, bir kapalı restoran ve "Ceneviz Meyhanesi" bulunuyor.
Balçova : İzmir'den Urla ve Çeşme'ye giden karayolunun başlangıcında, İnciraltı kavşağında sola saparsanız 1 km. sonra Balçova kaplıcalarının bulunduğu yere gelirsiniz. Antik çağda Agamemnon Kaplıcaları olarak bilinen bu yöre, şifalı sularıyla belki de eski çağların ilk hidroterapi merkeziydi. Bugün yörede modern kaplıca ve konaklama tesisleri var. Kaplıca suyunun sıcaklığı 63 °C.
Barlar Sokağı : Alsancak semtinde korunmaya alınan eski İzmir evlerinin bazıları, bar ve restoran olarak kullanılıyor.
Basmane : İzmir'in karakteristik yapılarından Basmane Garı'nın bulunduğu, bir yanı Fuar alanını, bir yanı kentin eski çarşılarını kapsayan semt. Manisa'dan gelen demiryolu hattı Basmane Garı'nda sona erer.
Bergama : İzmir'in kuzeyinde bir ilçe... Adı antik çağ büyük yerleşim bölgesi olan Pergamon'dan gelir. M.Ö. III yüzyıl başlarında kurulan Pergamon, Helenistik dönem boyunca Batı Anadolu'nun en güçlü ve toprakları en geniş krallığı olmuştur. Bazı kaynaklara göre parşömeni ilk bulan da Pergamonlular'dır... Bugünkü Bergama'da antik kent kalıntıları iki gezi alanını kaplar. Bergama'nın içindeki birdenbire yükselen tepedeki Akropol alanında dünyanın en dik amfiteatrı (onaltıbin kişilik), Athena ve Dionysos tapınağı kalıntıları yer alıyor. Akropol girişinde yer alan muhteşem Zeus Altar'ı ise 1871 yılında Carl Human tarafından Berlin Müzesi'ne taşınmıştır. Yirmi basamakla çıkılan bu olağanüstü yapı bugün Berlin Müzesi'nde içine sıkıştırıldığı salonda Bergama'daki tepeye, gerçek yurduna döneceği günü umutla beklemektedir. Aşağıdaki düzlükte yer alan Asklepion kalıntıları ise çok ilginçtir ve hemen bütün özellikler gün ışığına çıkmıştır. İlk çağların önemli sağlık merkezlerinden olan ve adını hekimlik tanrısı Asklepios'tan alan bu alanı yolunuz Bergama'ya düşerse mutlaka geziniz.
Bornova : Kentin banliyölerinden biri... 19. yüzyıl sonu, 20. yüzyıl başında Levantenler'in oturduğu bu semtte günümüzde Ege Üniversitesi kampüsü yer alıyor. İzmir'i Manisa'ya bağlayan karayolunun içinden geçtiği Bornova, kent merkezine aynı zamanda 7 kilometrelik demiryolu hattıyla bağlı.
Buca : Eski İzmir'in trenle gidilip gelinen sayfiye (yazlık) kasabası, bugünün artık kentle birleşmiş ticaret ve üniversite merkezi. 18. yüzyılın ikinci yarısından itibaren İzmir'i kendine ikinci vatan seçen Levanten tüccarlar arasında İngiliz asıllıların yerleşip büyük malikanelerde yaşadıkları Buca bu karakterini 1950'lere kadar taşıdı. Malikanelerde günümüzde çeşitli kamu kuruluşları bulunmaktadır ve görkemli bahçeleri koruma altındadır.
Çeşme : İzmir'in batı ucunda, yaklaşık bir saat uzaklıkta renkli bir tatil ve turizm merkezi... Modern turistik tesislerin yer aldığı Çeşme ve çevresi pırıl pırıl denizi ve çok kaliteli kuma sahip plajlarıyla dikkati çeker.
Çipura : İzmir'in dillere destan balığı... Akdeniz ve Ege'de yaygın biçimde yaşayan, sırtı koyu mavi, yanları gümüş renginde, eti çok lezzetli bu balık artık çiftliklerde bol miktarda üretilmektedir. İzmir'de bir deniz ürünleri restoranına girin; ızgara çipuranızı ısmarlayın, yanına da çeşitli yöre otlarıyla zenginleştirilmiş halis zeytinyağıyla tatlandırılmış bir salata... Bundan iyisi can sağlığı...
Dokuz Eylül : 9 Eylül 1922... Türk ordusunun 26 Ağustos'ta başlattığı Büyük Taarruz'un başarıya ulaşması sonucu bu tarihte İzmir üç yıl süren Yunan işgalinden kurtarıldı. Cumhuriyet Türkiyesi'nin kuruluşunu müjdeleyen önemli olaylardan olan İzmir kurtuluşunun tarihi "Dokuz Eylül" bugün kentte kampüsü bulunan bir üniversitenin de adıdır.
Efes : İzmir'e bağlı Selçuk ilçesinin 3 km. uzağındaki antik kent... Hem Helenistik çağda, hem de Roma döneminde İskenderiye ile birlikte Doğu'nun en önemli liman ve kültür merkezi olan Efes'ten geriye kalanlar gerçekten büyüleyici. Avusturya Arkeoloji Enstitüsü'nün kazı ve restorasyonu gerçekleştirdiği antik kent görkemli yapısı, önemli cadde, yapı ve tapınaklarıyla bir bütün olarak gün ışığındadır. Uzun sözün kısası; Efes mutlaka gezilmelidir.
Foça : İzmir'in kuzeyinde, 50 km. uzaklıkta bir ilçe, sevimli bir balıkçı kasabası; bir turizm beldesi... Antik çağda önemli bir İon yerleşim bölgesiydi Foça. Foçalılar (Phokaia'lılar) ticaret yetenekleri, cesaretleri ve denizcilikleriyle ünlüydü. Çok uzak limanlarda ticaret kolonileri oluşturmuşlardı. Fransa kıyılarındaki Marsilya (Massalia) da o çağda Foçalılar tarafından kurulmuştur.
Hisar Camii : Hisarönü semtinde, bugünkü Kemeraltı Merkezi'nin yanında bulunan kentin en görkemli camisi. 1592 yılında Yakup Bey tarafından yaptırılmıştır. Yapı, bir büyük kubbe ve onu taşıyan sekiz fil ayağından olup mihrap ve minber süslemeleri ilgi çekicidir.
İklim : Yazlar sıcak ve kurak, kışlar ılık ve yağışlı tipik deniz iklimi... Yıllık ortalama sıcaklığı 18 °C 'dir. Kar yağışına yok denecek kadar az rastlanır, yılın ortalama 148 günü açık ve güneşli geçer.
İmbat : Sıcak, kavurucu yaz günlerinde İzmirliler'i rahatlatan, denizden kıyıya doğru esen serinletici meltem.
İngiliz Kilisesi : Buca'da yaşayan İngiliz asıllı Levantenler'in 1835'te inşa ettirdiği geometrik özellikleri, yapısı, değerleri vitrayları, dev havalı orgu ile ilginç bir kilise. 1961'de belediyeye devredildi. Günümüzde kültür merkezi olarak kullanılıyor.
İzmir Fuarı : 1932'den bu yana Ağustos sonu, Eylül başında Ege ve İzmir'e can katan uluslar arası fuar... Kültürpark alanında yer alan fuar aynı zamanda bir eğlence ve kültür şenliğine dönüşüyor.
İzmir Köfte : Türkiye'nin hemen her yöresinde sevilerek yenen bir İzmir yemeği... Ama iyi bir İzmir köfte İzmirli bir hanımın ellerinden çıkar, ya da İzmir'in eski bir çarşı lokantasında sofraya gelir. Et iyice dövülerek, soğan suyu, tuz, biber ve ekmek içiyle yoğrulur. Şekil verilerek parçalar halinde kızartılır. Kızarınca yeşil biber, domates ve patateslerin üzerine koyularak sahanda ısıtılır ve servis yapılır.
Kadifekale : İzmir'i kuşbakışı görmek mi istiyorsunuz ? M.Ö. 4 yüzyıldan kalma kaleden gün batımı kente bakmanın keyfi bambaşkadır.
Karşıyaka : İzmir körfezinin kuzey kıyısında, kent merkezinin gerçekten de karşı yakasında yer alan semt... İkinci kordonboyunun yer aldığı, aydınlık, ferah bir yerleşim bölgesi olan Karşıyaka'da oturanlar biraz da "espriyle" kendilerini İzmirli saymazlar... Onlar için Karşıyaka kültürü, tarihi ve kendine özgü yanlarıyla başlı başına bir kenttir.
Kemeraltı : Konak'tan başlayıp, İzmir2in içlerine doğru, kıvrıla kıvrıla ilerleyen dar sokaklardan ve Anafartalar Caddesi'nden oluşan ünlü çarşı. Hala yüzyıl öncesinin atmosferini taşıyan binalar, hanlar, kapı pervazları, kiremitler dikkati çeker.
Kordon : Konak Meydanı ile Alsancak arasında uzanan sahil yolu... İzmir'in simgesi olmuş gezinti yolu... Yaz mevsiminde, atların koşumları renkli ponponla süslenmiş faytonlar, gösterişli fren cayırtılarıyla geçit töreni yapan otomobiller, gezintiye çıkmış aileler, el ele sevgililer, hepsi orada kendilerini imbatın okşayışlarına bırakır. Kordon çok sevilen bir şarkıya da konu olmuştur : "Bir münasip zamanda / mesela saat onda / buluşalım Kordon'da / der gibi geldi bana...".
Lokma : İzmir'in lokması ünlüdür... Mayalı hamurun (hamurun içine çok az çay şekeri de konulur) kızgın yağa atılıp, çıkarıldığında üzerine şekerli şurup dökülen bu tatlıyı iyi yapan yerlerin önünde kuyruklar oluşur.
Meryem Ana Evi : Selçuk yakınında, Efes'in yanı başında yükselen Bülbül Dağı'nda Hıristiyanlar'ın kutsal ziyaret yeri olan Meryem Ana Evi bulunur. 1960'larda Vatikan Meryem Ana'nın son yıllarını bu evde geçirdiğini onayladı ve 1967'de Papa VI. Paul bu evi ziyaret edip kutsadı... İzmir'deki çeşitli turizm kuruluşları günübirlik olarak Meryem Ana Evi ve Efes'e turlar düzenlemektedir.
Otlar : Taze ot yemekleri Ege mutfağında ayrı bir yere sahiptir. Bahar geldi mi, İzmir ve çevre ilçelerinin pazar yerleri yeşillenir. Dağlardan bayırlardan toplanmış otlar, kapış kapış satılır. Radika, turp otu, hardal otu, çibes (karnabaharın ilk filizlerine verilen ad) ve daha niceleri... Otlar temizlenir, kaynar haldeki suya batırılır, yumuşadıklarında bir tabağa alınırlar. Üzerlerine bol limon ve zeytin yağı...
Pasaport : Konak ile Cumhuriyet Meydanı arasında yer alan rıhtım ve iskele... Pasaport rıhtımı 1876'da yapılmıştır. Günümüzdeki iskele binası Cumhuriyet'in ilk yıllarında rastlanan ve Osmanlı-Selçuk esinlenmeleri taşıyan mimari stile sahiptir. İskele çevresi geçmişte nargile kahveleriyle doluydu, günümüzde birahaneler yavaş yavaş kahvehanelerin yerini almıştır.
Saat Kulesi : Kentin bir başka simgesi... Konak Meydanı'ndaki bu şirin saat kulesi II. Abdülhamit'in tahta çıkışının 25. yılı için 1901'de yaptırılmıştır. Sadrazam Küçük Sait Paşa tarafından dikilen Saat Kulesi sadaretin (Osmanlı başbakanlığı) devamını ve ölümsüzlüğünü simgeliyor, Abdülhamit'in zamana bile hükmetme arzusunu somutlaştırıyordu. Kule 25 metre yüksekliğindedir.
Selçuk : İzmir'in güneyinde yaklaşık 94 km. uzaklıkta, Aydın dağlarının eteklerinde bir ilçe... Selçuk hem turistik, hem de tarihi özellikleriyle önemli bir kavşaktır. Göneydeki Marmaris ve Bodrum gibi turizm merkezlerine giden karayolu buradan geçer. Selçuk, Ege'nin önemli turizm limanı Kuşadası'na yirmi dakikalık bir uzaklıktadır... Efes ve Meryem Ana Evi'nin yakınındaki Selçuk'un hemen içinde ise 6. yüzyıldan kalma St. Jean Bazilikası dikkati çeker. Efes Müzesi de Selçuk'tadır.
Smyrna : İzmir'in antik çağdaki adı ve bu adı ona veren kadın kahraman... Herodot ve Strabon'a göre İzmir'i Smyrna adlı bir amazon komutan ve onun savaşçıları kurmuştur.
Teos : Plajları ve şifalı termal sularıyla tanınan Seferihisar ilçesinin yakınında, Sığacık Limanı'nın dibinde zeytinlikler arası, sessiz sedasız ziyaretçilerini bekleyen antik kalıntılar... Thales M.Ö. 600'lerde Teos kentinin, 12 İon kentinin merkezi olarak seçildiğini söyler. Antik dünyada Dionysos için inşa edilmiş en büyük tapınak Teos'tadır.
Tepekule : Önceleri bir Aiol yerleşimi olan, hemen ardından İonlar'ca yerleşilen Smyrna'nın ilk dönemi hakkında bilgiler, Bayraklı semtinde Tepekule denilen yerdeki kazılar sayesinde ortaya çıkmıştır. Buradaki bulgular, yerleşimin M.Ö. 3000'li yıllara kadar uzandığını gösteriyor. İlk İzmirliler, ilk Truvalılar ile çağdaştılar. Lidya kralı Alyattes M.Ö. 600'de bu yerleşim bölgesini ele geçirdi ve tapınaklar ile evleri tahrip etti. Bugün Tepekule'de Athena Tapınağı'nın zemin kalıntılarını ve ev duvarlarını görmek mümkün.
Urla : İzmir'e yaklaşık 42 km. uzaklıkta, İzmir-Çeşme yolu üzerinde bir sahil beldesi... İzmirliler'in yazlarını ve hafta sonlarını geçirdiği bu yerde antik çağda Klazomenai adlı İon kenti bulunuyordu. Klazomenai ünlü düşünür Anaksogoras'ın yurduydu... Urla'nın katmer adı verilen hamur işi yemeği, et ve balık lokantaları ünlüdür.